CHP Sözcüsü Deniz Yücel, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Yücel’in açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
ERDOĞAN’IN 23 NİSAN’DA YAPTIĞI TARİKAT ZİYARETİ
Geçtiğimiz hafta, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 104’üncü kuruluş yıldönümünü büyük bir coşku ile kutladık. 23 Nisan’da Mecliste özel oturum yapıldı. Bu anlamlı günde, Anıtkabir’de yapılan törene giden tek lider Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’di. Peki AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da Meclis’te düzenlenen Anıtkabir’e gitmek yerine nereye gitti?
Bir tarikat mensubunun cenaze törenine katıldı. Sn. Erdoğan’ın önceliğinin, ulusal egemenliğin simgesi yüce Meclis olmadığını bir kez daha gördük. İşte tam da bu nedenle; ülkede hangi taşı kaldırsanız altından tarikatlar ve cemaatler çıkıyor. Tam da bu nedenle, AKP iktidarında aklın, bilimin, fennin yerine, çoğu kez şeyhlerin, şıhların safsataları konuşuluyor. Cemaat ve tarikatların hayatın her alanındaki etkisi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin “Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” nitelikteki “Laik Devlet” özelliği ile asla bağdaşmıyor.
Eğitim bir ülkenin gelişmesinin, ilerlemesinin ön koşuludur. Eğitimde “müfredat” da, bir ülkenin eğitim politikasının “Anayasası” gibidir. Eğitim politikasının içeriği, ideolojilere göre değil, evrensel değerlere göre belirlenir. Nedir bu evrensel değerler? Akıldır, Bilimdir, Fendir. Eğitim, siyasi iktidarların deneme tahtası değildir. Çocuklarımız, gençlerimiz, evlatlarımız da, AKP’nin “denekleri” değildir.
MİLLİ EĞİTİM BAKANINA MÜFREDAT TEPKİSİ
2 gün önce bu zat çıkmış, yeni müfredat taslağını açıklamış… Bir de “görüş ve önerileri” beklediğini söylemiş… Yav bir kere; müfredat diye açıkladığı metnin isminde hayır yok. Neymiş? “Türkiye yüzyılı maarif bilmem nesi!” Yav Arkadaşım; Yusuf Tekin! Sen kendinde misin? Sen seçim kampanyası mı yürütüyorsun? Milli Eğitim bakanlığı mı yapıyorsun? Sen AKP’nin “Propaganda ve Siyasi İşler Başkanı” mısın? Milli Eğitim bakanı mısın? Senin işgal ettiğin Millî Eğitim Bakanlığı’nın başında “Milli” var. Senin neren milli Allah aşkına? Tarikatlara Sivil Toplum Kuruluşu diyen bir adamsın! Sen değil misin başımıza ucube ÇEDES Projesini çıkaran!
“TAKSİM’DEN NEDEN BU KADAR KORKUYORSUNUZ”
Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, son grup toplantımızda 1 Mayıs için açık çağrısını yapmıştı. Sayın Genel Başkanımızın kefaletinde, işçilerle birlikte bir kişinin bile burnu kanamadan, kanlı 1 Mayısların yasına, matemine yakışan şekilde Taksim Meydanı’nda 1 Mayıs’ta işçi ve emekçilerimiz için toplanacağız dedik. Ve bugün beklenen açıklama geldi…Taksim Meydanı 1 Mayıs törenlerine kapatıldı… Taksim’de 1 Mayıs mitingi yapılırsa trafik aksarmış. Taksim 1 Mayıs’a uygun değilmiş, terör riski varmış… Buradan AKP hükümetine soruyoruz: Siz kararlarınızı terör örgütlerinin tehditlerine göre mi belirliyorsunuz? Siz güvenlik önlemi alamayacak ve işçisini, emekçisini koruyamayacak kadar aciz misiniz? Yoksa Türkiye’deki yasal sendikaları ve siyasi partileri terör örgütü olarak mı görüyorsunuz? Taksim’den neden bu kadar korkuyorsunuz?
“TAKSİM’DEN VAZGEÇMİYORUZ”
Biz Taksim’den vazgeçmiyoruz…Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, İçişleri Bakanını arayarak, Taksim kararının gözden geçirilmesini istedi. “Biz parti olarak teminat veriyoruz, sorunsuz geçecek” dedi.Peki biz bu güvenceyi verirken; yurt içindeki güvenlik teşkilatının en üstündeki isim bu güvenceyi neden veremiyor?
AKP iktidarının bir zamanlar “Taksim’i 1 Mayıs kutlamalarına biz açtık” diyerek övündüğü “Taksim Meydanı alerjisi” görüyoruz ki devam ediyor. Taksim Meydanı, AKP iktidarı için bir travma…Ne zaman Taksim Meydanı’nda bir topluluk, toplantı ve gösteri hakkını kullansa, bunu kendi bütünlüklerine bir saldırı olarak görüyorlar. Taksim Meydanı’nda toplanan herkes, sanırsınız ki AKP iktidarını devirmeye yeminli…Oysa Taksim Meydanı, hak arayan herkesin istediğinde çıkıp hakkını aradığı bir yer ve AKP de; hak arayanların can güvenliğini sağlamak zorunda olan iktidardır.
“TAKSİM MEYDANI’NI 1 MAYIS’A AÇMAKTAN KORKMAYIN”
Ama nasıl? Polisle, Jandarma’yla, TOMA’yla, tazyikli suyla demokratik hakkını kullananlara kuvvet kullanarak değil; toplantı ve gösteri hakkını kullanan topluluklara, Taksim Meydanı’nı elverişli hale getirerek…31 Mart yerel seçimlerinin birinci partisi olarak açık çağrımızdır: Sayın Genel Başkanımızın da dediği gibi, “Emekçilerin elini havada bırakmayın.” Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs’a açmaktan korkmayın!